Günlük yaşamımızda karşılaştığımız stres ve kaygı, beynimizin farklı mekanizmaları tarafından algılanır. Kaygı, korkuya benzer bir duygudur ve aşırı stres ve kaygı bozuklukları beyinde korkuya benzer tepkilere yol açar. Eğer korku, sebepsiz yere aniden ortaya çıkar ve günlük hayatı olumsuz etkilerse, bu durumda kaygı bozukluğundan söz edilir.

Stres, günlük yaşantımızın normal bir parçasıdır. Ancak aşırı stres, kalp krizi, yüksek tansiyon ve kalp çarpıntısı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Aşırı stres ve kaygının etkileri çeşitli şekillerde kendini gösterebilir:

Aşırı stres ve kaygıyı azaltmak için kendinize vakit ayırmak, egzersiz yapmak, düzenli beslenmek, uyku düzenine dikkat etmek ve olumlu düşünmek gerekmektedir. Kahve, çay ve kola gibi içecekler stresi artırır, bu yüzden bitki çayları ve meyve suyu gibi içecekleri tercih etmek daha faydalı olacaktır.

Sosyal etkinliklere katılmak, fazla yalnız kalmamak, ve kafanızı dağıtmak stresinizi azaltabilir. Özellikle kadınlar, saç boyatarak veya kişisel bakım yaparak streslerini azaltabilirler. Konsere gitmek, temiz hava almak ve yürüyüş yapmak da stresten uzaklaşmanıza yardımcı olabilir.

Olumsuz düşünceler stresi artırır, bu yüzden sürekli pozitif düşünmek önemlidir. Stresle başa çıkmak için alışveriş yapmak, alkol içmek, her şeyi içine atmak, aşırı tepki göstermek ve aşırı yemek gibi yöntemler kullanılmamalıdır; bu tür yöntemler vücudun dengesini daha da bozar.

Aşırı stres ve kaygı, kişilerin üst üste yaşadığı stresli yaşam olayları sonucunda kaygı bozukluklarına yol açabilir. Yaşam içinde karşılaşılan maddi sıkıntılar, sağlık sorunları, aşırı sorumluluk, sık sık yaşanan stresler ve yakın birisini kaybetmek kaygı bozukluklarının oluşmasına sebep olabilir.

Kaygı bozukluklarını kendi başına atlatmak oldukça zordur ve genellikle psikolojik tedavi ve ilaç kullanımı gerektirir. Ancak kullanılan ilaçların uzun süre kullanılmaması gerektiği unutulmamalıdır, çünkü bu ilaçlar bağımlılık yapabilir.